Tuba Erkol; 37 yaşında.
22
Ağustos 2019’da tam 46 bıçak darbesiyle kocası tarafından öldürüldü. Hem de çocuklarının
gözü önünde…
Müebbet
hapisle yargılanan koca Bekir Erkol davası iki gün önce sonuçlandı.
Karar:
18 yıl 4 ay hapis.
Gerekçe:
Sanık, eşini öldürürken zevk almadı.
Bu 'nedenle canavarca hisle öldürme' suçunun oluşmadığına kanaat getirildi.
Bu nasıl bir gerekçeli karar?
Bir insan bir insanı öldürürken zevk mi almalı?
Yani zevk için mi öldürmeli insan?
Bu karar teşvik amaçlı mı alındı?
Yani isteyen istediği kişiyi öldürür, iyi hal
indirimiyle de üç-beş yıl yatıp çıkar.
Oh, ne ala memleket!
Yazarken bile zorlanıyorum; adam 46 kez bıçaklıyor kadını. 46
kez! Hem de hunharca.
Kaçıncı darbeden sonra zevk alması gerekiyor?
Canice bir duyguyla gerçekleşiyor eylem. Ve “canavarca hisle
öldürme suçunun oluşmadığına kanaat getirildi” öyle mi?
Bir de ‘tahrik
indirimi’ verilmiş.
Bu durumda “kadın
zaten suçlu, ölmeyi hak etmiş” deyip beraat kararı verseydiniz daha iyiydi.
Aklımızla, algılarımızla dalga geçiliyor.
Bir insanı 46 kez bıçaklayan birine iyi hal
indirimi yapmak ne demek?
Müebbetten 18 yıl 4 ay hapse çevriliyor ceza.
Bu cezanın yatarı; 3/2.
Belki de süre dolmadan, katil “iyi hal”den denetimli serbestlik uygulamasından
yararlanarak serbest kalacak.
Bu mudur adalet?
İnsan hayatı bu kadar ucuz mu?
Kadınlarımız her gün ama her gün öldürülürken, adalet
savunucuları sanıklar hakkında verdikleri kararlarla onları bir kez daha
öldürmüş oluyorlar. Adaletin terazisi erkten yana ağır bastığı sürece,
kadınlarımızın ruhları asla özgür olmayacaktır.
Ve her gün şiddet gören, taciz ve tecavüze uğrayan kadınların
adalet beklentisini de dumura uğratmış oluyorsunuz sayın karar vericiler.
Artık yeter!
Biz ölmek istemiyoruz!
Kadına yönelik şiddetin ve aile içi şiddetin önlenmesini
istiyoruz!
Yasalar bizi korusun istiyoruz.
Suçlular elini kolunu sallayarak dolaşmasın istiyoruz.
Yapanın yaptığı yanına kar kalmasın istiyoruz.
Katillerimiz hak ettikleri cezaları alsın istiyoruz.
Biz adalet istiyoruz!
Bize dayatılan koşullar
karşısında susmak istemiyoruz artık.
Korkuyla ve itaat ederek yaşamak
istemiyoruz.
Şiddetin, tacizin, tecavüzün,
ölümlerin meşru sayılmadığı insanca bir yaşam istiyoruz.
Ve bunun içindir ki; biz kadınların yaşam hakkını temin eden
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ”nden vazgeçmiyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder