7 Ekim 2021 Perşembe

1 MAYIS’IN ANIMSATTIKLARI



1 Mayıs neyi anımsatır size?

Bana örgütlenmiş bir baharı anımsatır. Alanları kuşatanları ve güneşi zapt etmeye gidenleri anımsatır. Ve en çokta 1977’de yaşanan katliamı anımsatır.

1 Mayıs emeğin, alın terinin kutsandığı gün…

1 Mayıs, işçinin “dayanışma günü” olarak hafızalardaki yerini hep koruyacaktır. Tabi belleğimiz bize ihanet etmezse…

Etmezse diyorum; çünkü Yeni Dünya düzeniyle birlikte, sermaye sınıfı işçi sınıfını aradan çıkarmayı düşünüyor. Bu şimdilik ütopik gibi görünse de önümüzdeki elli yıllık süreçte gerçekleşme olasılığı çok yüksek.

İnsan hayatını dijital ortamdan yönetmeyi hedefleyen teknoloji devleri, bu planlarını yavaş yavaş devreye sokmuş durumdalar. Prototip insan modeli şekillenmeye başladı bile. Sanal alışveriş, sanal para, sanal fatura, sanal kitap, sanal insan, sanal hava vb…

Bu durum doğanın dengesine aykırı olsa da sanal bir dünyanın içine doğru evriliyoruz.

Bugün “işçiyiz, haklıyız, kazanacağız” sloganını atan, alanları dolduran, halaylar eşliğinde türkülerini söyleyen emekçi sınıfı, belki de elli yıl sonra şöyle bağıracak: “Ben bir robotum, itaat ederim!”

Bugün dünyanın büyük bir bölümü üzerinde hakim olan küresel emperyalizmi dayatan yegane güç ülke hükümetleri değil, uluslararası şirketlerdir.

Yeni Dünya Düzeni düşüncesi, yaklaşık elli yıldır ortaya atılan ve gerçekleşmesi için halen faaliyet gösterilen bir düşüncedir. Yeni Dünya Düzeni düşüncesini formüle eden isim  Robert Strausz Hupe.  Bu kişi Amerikan Dış Politika Araştırmaları Enstitüsü başkanlığını yürütüyordu.

Görünen o ki bu elli yıllık süreçte hayallerini gerçekleştirememişler. Bayrağı yeni kuşaklara devretmişler. Yeniden bir elli yıl sonrasını tasarlamaya başladılar bile.

Güç tröstlerin elinde olduğu sürece az gelişmiş ülkeler, kendilerine dayatılan yaşam biçimini kabullenmek zorunda kalacaklar. “Yaşamak için yaşatmak gerek” sözü küresel emperyalistlerin güç kaynağı konumunda. Bu ülkelere “yardım” adı altında kalburun üstünde kalanları dağıtmaya devam edecek.

Karamsar bir tablo çizmiş olabilirim. Küresel salgın çizdiğim bu tablonun izlerini taşıyor. Son bir yıllık süreç tüm dünyada yalnızca emekçiyi krize soktu. Bunu ben söylemiyorum; ILO Türkiye Direktörü Numan Özcan söylüyor:

 

Bugün tüm dünyada COVID-19 küresel salgını, bir sağlık krizinin ötesine geçerek ekonomi ve işgücü piyasası krizine dönüşmüş durumda. Maalesef milyonlarca kişinin, özellikle kırılgan kesimlerin ve kayıt dışı ekonomide çalışanların üzerinde yıkıcı etkileri olacak.

Sağlık çalışanından market çalışanlarına, fırıncıdan kuryeye, çiftçiden eczacıya, berberden garsona, ev işçisinden taksiciye, çalışma hayatında yer alan herkesin hayatımızdaki öneminin daha iyi görüldüğü, emeğin değerinin daha iyi anlaşılması gerektiği tarihi bir dönemden geçiyoruz. Bu zorlu süreç aynı zamanda, küresel salgına karşı yürütülen mücadelenin ön saflarında yer alan kadınların gerek evde, gerek işyerlerinde yarattığı değeri bize bir kez daha gösterdi. “

İşçinin ve emekçinin alın teriyle inşa edilen bir dünyanın, Yeni Dünya Düzeni’ne yenik düşmemesi umuduyla; 1MAYIS EMEK VE DAYANIŞMA GÜNÜ KUTLU OLSUN…

 


“ben işçi çocuğuyum evladım
demiryolu atölyesi işçilerinden emekli şükrü'nün oğluyum
ekmekle doydu karnım
ekmekle avutuldum
ekmekle korkutuldum
sen sofraya havyar da koysan kuzu kızartması da
önce ekmeğe varır elim
çilemin adı benim
ekmek kavgası


hiçbir şey istemedim şu dünyadan kendim için
ne köşk ne araba ne para
tükürmüşsem içine
senin tapındığın o sıfatların
satıyorsam emeğimi yok pahasına
ben işçi çocuğuyum evladım
benim davam başka dava”*

 

*Hasan Hüseyin Korkmazgil


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder