20 Nisan 2017 Perşembe

AYRILIK GÜNCESİ / ŞİİR







AYRILIK GÜNCESİ



cansuyum,
ayışığı sesini getirdi bana. çevresinde oluşan aylalarda gördüm yüzünü. ayaklanmıştı
doğa. kurbağaların senfonisi doldurdu geceyi. sesine tutundum. dans ediyorum. nerede
ne zaman biteceğini bilmediğim bir dans. sen orada ben burada/aynı anda bir ayın sey-
rine koyulmuşuz. ateşler içinde yanıyor ay. yarım kalmışlığına üzülüyor. yıldızların ı-
şıltısı yetmiyor ona. dolunay olmayı bekliyor.kırık bir beste takılıyor telefon teline.
ve bir damla gözyaşı/göle dönüşen.
ay boğuluyor.
Fesleğen gülüşlüm,
Yüreğim karlı dağlarda yanan ateş.
-beni bir daha gönderme-
bilirsin, başımı göğsüne gömüp teninin kokusunu içimde hissetmeden uyuyamam. elin saçımı
karıştırmalı. burnumun ucundaki kıla dokunmalısın. kızmalıyım sana. küçük küçük yumruklar
atmalıyım omuzlarına. intikam saati! kirpiklerimi burnunda gezdirmeliyim. aksırıp tıksırmalısın.
-işte şimdi ödeştik!






2
arap bülbülünün sesiyle uyandım sabah
dutun dalbaşları uzanmıştı odama
kalktım/gelincik tarlasına uzandım
ayaklanmıştı doğa
orak tutan elleri çağırır gibiydi başaklar
sis kaplamıştı dağları
ve doruklarda çırpınıyordu yüreğim










3
ayrılığın ilk güncesi
ay ondördünde/alkanlar içinde
yanık bir türküdür yüreğim

arap bülbülünün sesi çoğalıyor alacaşafakta
bir serçenin ürkekliğinde çırpışıyor gülüşlerin
konuveriyorsun gelincik tarlasına
baharın kendisi oluyorsun
çıldıran doğanın ortasında








4
eski bir kente
eskiyen yüzüyle bakıyor kozan kalesi
çobansız sürüler dolaşıyor yamaçlarında
ve analığım can çekişiyor
oğlak analarının dolgun memelerinde

yüreğimden doğurduğum sevgilim
bir kayıp anasıyım
bu ayrılık güncesinde
göle dönüşürken gözyaşım
telefon tellerine yükledim sesimi










5
fesleğen gülüşlüm
gün yeni güne eklenmek üzere
kurbağalar aşk çağrısında bu gece
hayra alamettir baykuşun ötüşü
ve yarasalar/
uğursuz değildir insanlar kadar








6
seni düşünmekteyim yine
eylem günlerinden kalma bir alışkanlıkla
elde kalem/pankart açmışım sayfalara
özlem çığlığım kozan dağına çarpıyor/
bir köpek ulumasında
ve bilirsin
köpekler insandan daha sadıktır insana





7
gencecik bir kızla tanıştım bugün
bahar gözlerinde açmıştı
ne yaşar kemal’i biliyor
ne nazım’ı
yine de onlar gibi
toprak kokuyordu elleri





8
ve kadınlar
kalabalıklar içinde
toprak rengi yüzleriyle giyinirler yalnızlığı
en dobra küfür
dua gibi dökülür dillerinden
ve beş vakit namaza durur hepsi/ezan sesinde








9
yüreğimden doğurduğum sevgilim
çıplaklığımı(zı) giyinemedim bu gece
pencere açık
üşüyorum
ay ışığına sar bedenini
koynuma gir





10
akşamüstü yağmur yağdı sevgilim
toprak kokusu sardı havayı
ölüler başlarını uzattı gömütlüklerden
ve haykırdılar bir ağızdan:
-taş binalarınız sizin olsun
              kıskanmayın toprak kokumuzu







11
bir cenaze gidiyordu sabah
beyaz abdullah’mış/yaşı bulmamış altmışı
omuzlardaydı
yarış halindeydi el verenler
tekbir sesleri ulaşırken göğe
beyaz abdullah’ın
           gül tenli
           -ilkten sonra üçüncü-
           yanağı benli
           dul karısı düşüyordu gönüllere





12
ölüm ne denizin dibinde
ne yedi kat göğün üstünde
ölüm/bir gece vakti
yürek alkış tutarken aşka

bir ayrılık güncesinde  yitmektir

A.Y.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder