tütülerimi
çıkarıp geldim
kapımın
önünde bıçakladınız beni
kopya
çekerken yakaladım sizi
odamda
bıçakladınız beni
bir
tas sıcak çorba verdim
merdiven
boşluğunda bıçakladınız beni
aşk
bitti ayrılmak istedim
çocuğumun
önünde bıçakladınız beni
Bu
dizeler Çığlığıma Ses Ver kitabımdan. Ve o kitapta 52 sayfa boyunca kadınlar ve
çocuklar kendi çığlıklarına ses arıyor.
Ne
yazık ki biz çığlıklarımız yankılansın diye direndikçe canımızı daha da çok
acıtıyorlar. Her gün ama her gün öldürülüyor kadınlar. Kadın mezarlığına döndü
ülke. Ateş düşüyor ocaklara, ağıtlar yükseliyor dört bir yandan. Kaybolan,
bulunamayan, kaçırılan kadınları saymıyorum bile.
“Can Göktuğ Boz, hakimlikteki ifadesinde, olay
günü sinirli ve moralinin bozuk olduğunu, bir anlık öfkeyle istemeden
yaptığını, daha kolay olduğu için bir kadını öldürmeyi tercih ettiğini anlattı.
Şüpheli, Başak Cengiz'i tanımadığını, olayda
kullandığı kılıcı çantasında taşıdığını, maktulü gördükten sonra arkasından
yürüdüğünü ve çantasındaki kılıcı çıkartarak 4 kez sapladığını hatırladığını
belirterek, sonrasında eve gittiğinde üzüntüsü ve moral bozukluğunun geçtiğini,
normalde böyle bir insan olmadığını, kendisine şaşırdığını ve pişman olduğunu
söyledi.”(Milliyet Haber)
Ve devamında şöyle diyor fail: “Bana
direnemez diye kadını seçtim.”
Yani kendi güçsüzlüğünün
farkında fail/failler ve ellerindeki silahlara güvenerek kadınların naifliğini
kullanarak güç gösterisinde bulunuyorlar.
Başak Cengiz, katilin
canı öldürmek istediği için öldürüldü .
Ceren Özdemir’de bu
şekilde öldürülmüştü. Katilin canı sıkkındı, bir kadını öldüreyim de can
sıkıntım geçsin, diyor.
Hayatımız, ruh
hastalarının radarına girip girmeme çizgisinde şekillenecek kadar değersiz.
Bugün Başak Cengiz sadece savunmasız olduğu için öldürüldü. Bugün katilin canı
onu öldürmeyi seçtiği için öldürüldü. Bugün Başak Cengiz, yarın sen, ben, o…
Yolda
yürürken, evlerinde, işyerlerinde; kadınların hayatı her yerde tehlikede.
Kadınları yaşatmak için yasalar etkin uygulanmadığı sürece bu ruh hastaları hep
aramızda dolaşacaklar.
Hukukun caydırıcılığının
kalmadığı, suçluların hak ettiği cezayı almadığı bu ortamda hepimiz potansiyel
Başak Cengiz'iz. Tek farkımız, o gün, o saatte, o sokakta olmamamız.
İstanbul
Sözleşmesini kaldırmak için mecliste günlerce gündem oluşturan kadınlar; neden
sesiniz çıkmıyor?
Bakın
ne diyor Başak Cengiz’i öldüren katil: "Birini öldürmeyi planladım,
düşündüm ki kadın direnemez o yüzden onu öldürdüm…"
Bakın,
kadınlar için “güçsüz” diyor,
“dirençsiz” diyor katil.
Mecliste
beni/bizi temsil eden, “güçlü gibi” görünen kadınlar; gerçekte güçsüz müsünüz?
Bir
katille karşılaştığınızda direnebilecek misiniz?
Kendinizi
bir an için öldürülen kadınların yerine koyun ve ölenin siz olduğunu düşünün;
düşüncesi bile kötü değil mi?
O halde
ayağa kalkın ve güçlü kadın olduğunuzu kanıtlayın! Daha fazla ölmemek için mücadelemize
destek olun!
Kadın katliamını
sonlandırmanın tek yolu caydırıcı cezalar, yasaların etkin uygulanması ve
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ!
Artık kadınların “ölmek
istemiyorum” çığlıklarını duymak istemiyoruz.
Artık hiçbir kadının
haberlerde bir sayıya dönüşmesini istemiyoruz.
Artık hiçbir kadınının
adını hashtag olarak görmek istemiyoruz.
Ve bu ülkeyi “ölen
kadınlar mezarlığı” olarak değil; “gülen kadınlar cenneti” olarak görmek
istiyoruz.
Ve unutmayın; İSTANBUL
SÖZLEŞMESİ YAŞATIR!
Hadi! Ses olun
çığlıklara. Kadınlar ve çocuklar güldükçe güzelleşir dünya…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder