Kapı kapalı. Kırmızı çizgiyi aralıyorum. Geçmiş, şimdiki
zamanı atlayarak geleceğe taşıyor beni.
“Kızının elini tut” diyor görünmez ses. “Gelecek onun
ellerinde.”
Kapı kapalı. Issızlığa dönüşmüş sessizlik. Kızım uyuyor. Yüzünde
unutmuş gülümsemesini.
Radyoyu açıyorum.
“Öyle bir geçer zaman
ki.”
Sessizliğin bozulması gerek. Fal tutuyorum şarkılardan.
“Öyle ağırım ki
kendime/sen benden gittin gideli.”
Hafiflemişim oysa. Dilimin tutukluğu… Yüzümün kasılması…Ellerimin
uyuşması… Yüreğimin daralması; kalmadı. Gerilen sinirler de yok.
Aşk tek kişilik işkence midir?
Kapı açılacak. Eşikte sarmaş dolaş.
Sevişmeyle noktalanacak bir kavuşma… Bir sigara içimi… İki
nokta üst üste: Boşluk! Uğruna ölümleri göze alarak sevdiğim adamın, sevdiği
kadınına dönüşeceğim.
Sigaranın külü düşmek üzere… Rahatlamış bir beden… Uykunun
kollarına teslim olmuş bir ses:
“Yokluğumda ne yaptın?”
Hiç! Hiç işte…
Dört gün… Özgürlüğün kanatları varmış. Kızım ve ben… Koskoca
kent bize kalmış.
Radyo açık. Fal tutmaya devam ediyorum:
“ Dönme artık istemem
Değilim ben eski ben
Kurumuş bir ağaca
Can gelir mi su versen”*
Kapı kapalı. Anahtarı üzerinde bırakıyorum…
“Sevdan düştü ellerime.”
Aysel
Yenidoğanay
*Grup Düşbaz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder